eveet, mayıs ayının bu son gününde hepinize merhabalar. havalar falan düzeldi, saçma bi mutluluk kapladı içimizi. ama benim konu biraz sıkıcı olabilir. diyorum ki, bugün öss konusu üzerine tartışalım. içinde benim de bulunduğum 1 milyon 450 bin kişilik grubun duygularına tercüman olalım.
bundan tam iki hafta sonra bu sınavdan kurtulmuş olucaz. ben ikinci kez girdiğim için bu günü daha bi hırsla, inançla bekliyorum. bu durumun rehavet yaratmasından kuşkuluyum gerçi. ama çalışıyorum yahu. dereyi görmeden paçayı sıvamak gibi olmasın ama bu sene bu iş bitecek gibi geliyo bana.
sınava hacettepe üniversitesi - kimya bölümü'nde giricem. sıraların çok kötü olabileceği yönünde istihbarat aldım. olsun ama, kötü sıra iyidir, kafam dağılmaz diye düşünüyorum ben. sıra değil de, masa güzel olsun yeter bana. (bu yaşına gelip sırayla masa arasındaki farkı anlamamış olanlara diyecek lafım yoktur.) bazı masaların üzerindeki derin yarıklar ya da girintili çıkıntılı arazi yapısı nedeniyle cevap kağıdı dediğimiz hayati belge yırtılabilir zira. öte yandan, sınava bi üniversitede giriyo olmamın "ortam sessizliği" açısından bi avantajı da olabilir. bilemiyorum.
her sene ortaya atılan "bu sene tübitak hazırlıyomuş soruları" klişesine de değinmeden geçemicem. lan manyak mısınız? tübitak'ın işi gücü yok mu ki size soru hazırlasın oturup? hem zaten hazırlasa n'olur? ne kadar farklı sorabilir ki geçmiş yıllardan? manyaklar ya.
bi milyon kişinin duygularına tercüman olalım dedim, bi tek kendi duygularıma tercüman oldum. ne pis, ne bencil bi adamım ben. neyse, sınava girecek olanlara bir iki söz söyliyip kapatıyım. burcu, özge, baran, sıla, mete, yusuf, esen, bedirhan, eray, süleyman, özlem, mehtap, selim, şakir, hepiniz gönlünüzü ferah tutun, kafanızı takmayın, 14 haziran günü o sınavı tarihe gömeceğimizden başka bi şey getirmeyin aklınıza! hepimize başarılar diliyorum. yolumuz açık olsun!
dipnot: duygulandım lan.
dipnot2: bu sene oxford'dan gelen profesörler hazırlıyomuş soruları lan. napcaz? ahahahah. görüşürüz hadi.
31 Mayıs 2009 Pazar
23 Mayıs 2009 Cumartesi
bağıra bağıra iç dökmece vol. 2
ben döndüm! korktunuz biliyorum. bu çocuk uzun zamandır yazmıyor dediniz. ee sevgili okurlarım, insan öss genci olmayagörsün ülkemizde. neyse oralara girersem bir ansiklopedi (bkz: abartamamak) yazı çıkar. hiç bulaşmıyım en iyisi.
bu blog işi pis iş. zira her gün yazacak konu bulamıyor insan. yazmayınca da etraftan istekler yağıyor, sanki dünyaca ünlü bi yazarım ben. yazıya böyle konusuz başlayınca da devamı güzel gelmiyor. evet, buradan da anlayacağınız gibi yine bir konu yok elimde. kafama eseni yazıcam valla hiç kusura bakmayın.
bu blog işi pis iş. zira her gün yazacak konu bulamıyor insan. yazmayınca da etraftan istekler yağıyor, sanki dünyaca ünlü bi yazarım ben. yazıya böyle konusuz başlayınca da devamı güzel gelmiyor. evet, buradan da anlayacağınız gibi yine bir konu yok elimde. kafama eseni yazıcam valla hiç kusura bakmayın.
***
bu başlık bir yazı serisinin habercisi mi yoksa? aman tanrım. yoksa diren'e mi özeniyorum? neden? nedeenn? ahah şaka şaka. keşke diren gibi düzenli yazsam da ona özensem. antiüretken beyinsiz ben. (bkz: antiüretken beyin)
***
bloga ilk başladığım günlerde Türkçeye oldukça dikkat ediyordum. kitap yazar gibi yazıyodum kelimeleri. sonradan bir aydınlanma oldu ve "köşe yazısı mı yazıyorum bu ne böyle?" gibi bi özeleştiriyle bu imla kılavuzu edasına son verdim. böylesi daha bi gayriciddi olduğundan güzel de oldu aslında.***
bazen filmler gerçek olsa diye düşünüyorum. hayaller kuruyorum böyle ciddi ciddi. düşünsenize slumdog millionaire'in gerçek olduğunu. yarışmaya benim katıldığımı. kenan ışık'a ayar üstüne ayar verdiğimi.. süper olmaz mı sizce de? ya da mesela yüzüklerin efendisi gerçek olsa.. ben legolas olsam, apartman kadar filin tepesine çıkıp 3 adet okla işini bitirsem. hortumundan kayarak insem filin tepesinden, havamdan geçilmese. ya süper olur off. yönetmenlerden (ya da filmlerde oynayacak olanları kim seçiyorsa ondan) bişi istiyorum: böyle gişe potansiyeli olan filmlerde halktan insanları oynatsınlar. hem egomuz tatmin olsun, hem de film olabileceği maksimum doğallıkta olsun. fena olmaz bence. sizce?***
edebiyat kitabı edasıyla, her konunun altına 3 adet yıldız koydum. hoş oldu.
edebiyat kitabı edasıyla, her konunun altına 3 adet yıldız koydum. hoş oldu.
***
neyse artık uzatmayalım yeter şimdilik. biliyorum çok sık yazmıyorum. ama öss belasını başımdan atınca daha sık yazmaya çalışıcam. söz. bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle. kendinize iyi bakın! esen kalın!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)