14 Ekim 2010 Perşembe

elephant gun

başlamadan not: bu yazı, odtü'de okumayanlar için bir şey ifade etmeyebilir. yazı hiçbir genelleme amacı güdülmeden yazılacaktır. zaten, seslendiğim insanlar kendilerini bileceklerdir.

kafanızda bi düşünce var, atamıyosunuz. biz ne desek, ne anlatsak olmuyo. değiştiremiyosunuz o düşünceyi. anlatıyoruz, olmuyo. gösteriyoruz, olmuyo. bu inadı bi kenara bırakın artık, lütfen. başlıca argümanlarınızı alıp cevap vericem bi kez daha. umarım bu sefer olur.

"parti topluluğusunuz siz!"

değiliz arkadaşım. odtü radyo topluluğu'nun öncelikli amacı radyo insanı yetiştirmektir. bu amaçla kurulmuştur, amacını her yıl gerçekleştirmektedir. tanıtım günleri'nde de bunu söyledik biz, tanışma toplantısı'nda gösterdiğimiz videoda da. hem zaten adı radyo topluluğu olan bi oluşumdan sadece parti üzerine yoğunlaşmasını beklemek abes olurdu, değil mi? sırf eğlenmek için, yılda iki (inanmazsın ama, sayıyla 2) tane parti yapan bi grubu böyle karalamaya çalışmak, yaratıcılığın dip noktasında olunduğunun kanıtı bence. bilemedim. ben birini karalamaya çalışsam, somut bilgiler üzerinden yola çıkarım mesela.

parti sevmiyo da olabilirsin. dıptıs müzik seni açmıyodur belki, anlarım. ama her hoşuna gitmeyen etkinliğe çamur atma yetkisini vermez bu sana. dünya senin için dönmüyo zira. beğenmezsen "ben bunu beğenmiyorum, katılmak istemiyorum" dersin, gider beğendiğin etkinlikte yer alırsın. kimse de sana tek laf edemez. biri laf ederse gel beni bul.

"sizin topluluk tiki kaynıyo!.."

göstersene bi, nerde o tikiler? hem sen toplulukta bile diilsin, nası böyle bi genellemeye cüret edebiliyosun? bak yine babacan tavırla söylüyorum. bu böyle çamur atmayla olmaz. topluluğa gir, insanları tanı (kıyafetine, konuşmasına göre ayırmadan tanı ama), beğenmezsen çık git. istediğini söyle o zaman, yine kimse sana tek laf edemez. ve yine beni bulabilirsin laf eden olursa.

ben bu toplulukta onlarca (sayamadım şimdi) insanla tanıştım, hepsi mükemmel insanlar. pazar günü gelse de, radyo dersine gitsek, insanlarla muhabbet etsek diye geziyorum ben bütün hafta. toplantı var diye mesaj geldiği zaman, resmen seviniyorum, "yine çok gülücez toplantıda" diye. ha, bunlar kişisel görüştür. sen ne dersin bilemem. ama gel bi gör diyorum çamur atmadan önce.


bakın, bi daha söylüyorum. ilginizi çekmeyen şeyler hakkında atıp tutmadan önce bi düşünün, bu insanlar ne yapmak istiyo diye. verdikleri emeğe saygısızlık eder miyim acaba diye bi düşünün. hepinizi seviyorum. "ulan çocuk haklı" diyenleri pazar günü ilk radyo dersi'ne bekleriz. "yaa bi sus" diyenlerin de canı sağ olsun.

bitirirken not: bu yazı odtü'de okumayanlar için bir şey ifade etmeyebilir demiştim. yazı hiçbir genelleme amacı güdülmeden yazıldı. seslendiğim insanlar, kime seslendiğimi anlayamadıysa beni bi bulsunlar.

topluluğun tanıtım videosunda yer alan, eski yönetim kurulu üyelerinden birinin söylediği cümleyle bitirmek isterim yazıyı: "odtü radyo topluluğu her şeydir." saygılar.

3 Ekim 2010 Pazar

insepsiyon

merhaba.

aslında yazmıcaktım da, daçe yazdı, gökhan yazdı, diren yazdı falan, kendimi tutamadım. özentinin önde gideni olduğumdan, "ben de yazmalıyım!" havasına girdim. kıskançlık da var tabi. insanın kendini bilmesi güzel şey.

-insepsiyon diye başlık attığıma bakma, daha filmi izlemedim bile. ama izlicem en kısa zamanda.

-
kültürel bi şeyden bahsedicem bak şimdi, çok komik. bi ara bahsetmiştim, kült filmlerin çoğunu izlemedim ben falan diye. kült olucak ama böyle, sağlam, dayanıklı. neyse, ben kendimi kültürsüz cahilin teki sanarken, bir arkadaşın matrix, the lord of the rings, the godfather, star wars gibi kült ötesi, sinemanın temelini oluşturan filmleri izlemediğini öğrendim. böyle insan gördüm mü, çok üzülüyorum. düşünsene biri çıkıp "there is no spoon" dese, böyle durduk yerde, cevap veremicek bu insan. ya da misal, "youuu shaaall not paaass!!" sahnesindeki gerilimi hatırlayıp "eveet abii yaa, gandalf işte, adamım.." gibi muhabbetlere giremeyecek. yazık.

-gandalf da ne çakma büyücüdür arkadaş. bütün seriyi iki tane büyüyle geçiştirebileceğini sanıyo, ama bu seyirciyi kandıramazsın efendiii! anca at binse, "beşinci günün şafağında doğuya bakın.." gibi karizmatik laflar etse. bak harry potter'a? öyle mi? adam canını dişine taktı "büyücü olcam ben!!" diye. senin gibi şovmen diil, idealist o adam. pis herif.

-bu arada, ben de pirates of the caribbean izlememiştim, dün ilk filmi izledim. savaş sahnelerinde çalan müzik yüzünden sürekli gerildim. arkadan ali kırca çıkıp "iyi akşamlar, atv haber'e hoşgeldiniz!" diyecekmiş gibi oluyodu. korktum.

-aklıma takıldı lan, acaba kültür kelimesinin kökü kült müdür? bence öyle olmalı. öyle olursa daha eğlenceli olabilir.

-okul başladı ya şimdi, sevgili okur. kitap falan alınıyo, biliyosun. işte ben de iki tane kitaba, şimdi tam miktarı vermiyim, eşşek yüküyle para bayıldım. ilk başta içime oturdu, fekat sonradan, kitapları inceledikçe verdiğim paranın en az yüzde 20'sini hak ettiğini düşündüm kitapların. yüzde 20'sini ama sadece. hele bir biyoloji kitabımız var ki, Life, açılış fotoğrafını National Geographic fotoğrafçıları çekemez, o kadar iyi. merak ettin di mi nası bişi olduğunu? hah! sadece seçilmiş olanlarınız bu kitabın kapağını açabilecek.

-Life dedim de aklıma geldi. turgut özal zamanında, bazı kelimelerin kullanımı yasaklanmış. hangileri tam bilmiyorum, ama özellikleri küfürümsü olmaları. neyse efenim, sonra bir gün turgut özal bey, bir televizyon programında yaşam kelimesini kullanarak bu yasağı delmiş. mükemmel diil mi? şimdiki başbakanın çıkıp "ben youtube'a girebiliyorum ehehehe" demesi gibi bi şey. yasak delmenin vahşi cazibesi yasak koyanları bile çekiyor işte, yapacak bi şey yok.

-kalın tire
reformum vatana millete hayırlı olsun bu arada.

o zaman, ben kaçar. bi dahaki sefere görüşmek üzere. öperim hepinizi.

not: haftaya yine mor ve ötesi konseri var. bıkmadan, usanmadan gidiyorum evet. yaşasın! bu adamlarla beraber 3. kez bir derdim var söylicem ya, başka da bi şey istemem.