3 Temmuz 2010 Cumartesi

sezon finali..

merhaba. bu yazın son yazısı olabilir bu sevgili okur. ona göre.

bazılarınız biliyor, rize'ye gidiyorum ben. memleketim, güzel şehir rize. yeşili mavisi bir arada.. yok durun, şiir yazmıcam tamam. orada biraz dağ başı bir yaşam süreceğim için, internet yok, gazete, dergi hak getire zaten. telefon da az çekiyor falan. adeta küçük bir into the wild olucak yani. süresi de uzun, 2.5 ay. sıkıntıdan patlıcam sanırım. hayırlısı.

şimdi sen diyosun ki: "ulan rize'ye gidiyosun, daha konuşuyosun.. mis gibi temiz hava, yeşil her yer falan. tadını çıkar işte daha ne istiyosun?". öyle değil işte. ilk başta, o ankara'dan kurtulmuşluk havası, o yeşillik muhteşem geliyo. hatta bikaç gün manzarayı izliyosun sadece. ama sonra günler geçtikçe, etrafta yapacak bi şey olmadığından, kafayı yemeye başlıyosun yavaş yavaş. sıkıntıdan kahveye gidip 50-60 yaşındaki adamların okey oynamalarını seyrediyosun, geri dönüyosun. fotoğraf çekiyosun sürekli, ama hep aynı şeyi çekmekten de sıkılıyosun. sonuçta her yer yeşil ulan! farklı bi şey yok. sonra bi de, her yer böcek kaynıyo. en sevmediğim canlı türü. sadece bacaktan oluşan örümcekten tut, üstüne tükürünce kendini sokan gururlu akrebe kadar, binlercesi. (akreb evet.)

rize tatili, bizim aile için 2 evreden oluşuyo. bu anlattığım birinci evreydi: köy kısmı. bundan sonra 2. evre başlıyo: yayla kısmı. işte yayla kısmı bu işin asıl challenging kısmı. akşamları deli gibi eğleniyosun, gündüz yine sıkıntıdan patlıyosun. üstelik yaylada, televizyon da yok, telefon da. amerika'da yaşayan ilkel kabile amişler gibi saçma sapan bi hayat sürüyosun. ama akşamları, bütün yayla bir araya geliyor ve güzel rize'mizin güzel halk oyunu horonu icra ediyor efendim. deli gibi tepilen horondan sonra, gecenin bi köründe, herkes yine taş devri hayatına geri dönüyor tabi. yaylada da günler böyle geçiyor, falan.

efenim işte, kısaca anlatmaya çalıştım şu 2.5 ayda neler yapıcağımı. çok ilginç değil mi? sürekli oturucam, kitap okucam, müzik dinlicem. çünkü bunlar ankara'da hiç yapamadığım şeyler(!). "ilk defa tatilden önce böyle sıkıntılıyım. gözümde büyüyo şu 2.5 ay. pff. neyse." (merebe e-tur)

o zaman, "hadi gençler, caner bööhhüü canerr kaçar! böhöhöhöhüüü" ben yokken kendinize dikkat edin, güzel bi yaz geçirin. o kadar eğlenin ki geri döndüğümüzde birbirimize anlatacak çok şeyimiz olsun. hepinizi tek tek öpüyorum. gudbay!

not: bu arada, ekşisözlük yazarı oldum lan! heyoo! holeeyy!!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder