24 Aralık 2012 Pazartesi

olmayan yer

yine doldum.

benim mantığım ve vicdanım bazı şeyleri almıyor. mesela at gözlüğü. yarış atlarının dikkati dağılmasın, etraflarındaki bir şeye takılıp yarışı yarıda kesmesinler diye var; sadece önüne baksın diye. insanlar taksın da, etraflarında olan bitene aldırış etmesinler, sadece kendi yollarını, kendi engellerini görsünler diye değil. ama işte bazısı seviyor. taktı mı çıkaramıyor. ülke ne hale geldi diyor 10 yılda! ekonomik refah diyor. ooh diyor. artık param var ve kendimden başka kimse umrumda değil diyor. desin.

polis var sonra. kolluk kuvveti. yani güvenliği sağlıyor. en azından öyle düşünüyor. "dur şunların kafasına biber gazı kutusunu yapıştırayım ki, bunlar gibi olmayanlar güvenle hayatlarına devam edebilsin." diyor bunun bir tezahürü olarak. copu var, dövsün diye. "copla dövmek eskide kaldı, biz artık copu alıp insanların genzine kadar sokarak onlara işkence yapma yolunu seçiyoruz. daha zevkli oluyor." diyor. bunun yancısı var bi de. okey, batak gibi oyunları oynayanlarınız bilir, oturur o adam, sürekli konuşur. "onu at evet, onu at. çok güzel oynadın abi bravo.." gibisinden. işte bunun sokakta, polisin yanında olanı şöyle diyor: "polise saldırırsanız karşılığını görürsünüz tabii ki." görelim tabii. hakkınız.

komisyon başkanları var sonra türlü türlü. oturdukları koltuklardan emirler yağdırıyorlar. mesela bi tanesi, vakt-i zamanında, bir eğitim kurumuna gitmiş. siyaset yapmaya. sonra o eğitim kurumunda eğitim alanlar demiş ki, "biz seni istemiyoruz ve bu yumurtaları bunun bir göstergesi olarak, fizik kuralları çerçevesinde, sana gönderiyoruz." bu komisyon başkanı da tabii, sinirlenmiş. aramış eğitim kurumunun dekanını, "bu ne biçim iş! sen ne iş görüyorsun! hemen istifa et!" diye haykırmış ciğerlerini sökercesine. sonra bunu gitmiş, bir gazeteciye anlatmış. böyle böyle yaptım diye. gazeteci de şaşırmış, böyle bir şey yapmaya, yani dekanın istifasını istemeye hakkı olup olmadığını sormuş. o da demiş ki, "elbette hakkım. keşke yetki alanımda olsa da kendim görevden alsam." vay anasını. tarihten bir karakter daha vardı böyle. kimdi ya? unuttum. neyse, bi de diyor ki, "asker kışlasına çekildi. yargı normalleşti. bir tek sokak kaldı. sokağı temizleyemedik." e sizin de işiniz zor tabi. kaç tane sokak var..

bunların hepsi tabii, çoook uzaktaki adı bilinmeyen bir ülkenin sınırları içinde oluyor. tanıdık bir yer olsa mantığım alırdı en azından. hem zaten bakın, ülke ne hale geldi 10 yılda!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder