(bu söz öyle diildi lan sanki.. neyse du bakalım)
dün yorgunluktan yazamadım, bugün yazıcam. gecikme için özür dilerim. (-aman bi umrumuzdaydı ki caner, sorma..) efenim, dünkü kampus gelişim günleri maceramı anlatmak istiyorum size. izninizle.
okulda 3 gündür kampus gelişim günleri adı altında çeşitli seviyesiz, terbiyesiz (şaka lan atarlanmayın hemen) etkinlikler düzenlenmekte. vay efendim gürgen öz söyleşisi, yok efendim turkcell ile mutlu iletişimler, vay efendim 1 kadın 1 erkek söyleşisi falan gibi. önümüzdeki yıldan itibaren okumaya başlayacağım bölüm gereği ben pek ilgi duymuyordum bu etkinliklere. zira, daha çok mühendislere, iktisatçılara falan hitap ediyo böyle şeyler. neyse, arkadaşların zoruyla gittik turkcell seminerine. seminerdeki, insan kaynakları müdürü müdür nedir, kadın hep aynı şeyleri söyleyip durdu. bir tek "farklı olun, yaptığınız işi sevin.." dedi. farklı ol, farklı ol, farklı, fark.. şeklinde uzayıp giden pavırpoyint sunumları sıraladı falan. "biz bi tek müşterilerimizi düşünürüz. bizim için en önemli şey müşteridir." diye yalanlar söyledi. canlar sıkıldı tabi haliyle. ha bi de kadın sürekli ingilizce kelimeler karıştırıp duruyodu konuşmasının arasına, sabır taşırdı hafif. çıktık biz de sunumun sonuna doğru. "ulan ben biyolog olucam burda ne işim var?" diye de düşünmeden edemedim, konuşmanın bazı bölümlerinde.
bu sunumdan çıkıp "oyun teknolojileri" adlı diğer bir sunuma girdik, sevgili okur. onda da bir "ee"leyen adam vakasıyla karşılaştık. ilk bikaç dakkayı atlatınca o da sakinleşti tabi. heyecan yaptı abisi başlarda, napsın. bu sunum turkcell'in kötü yalanlarıyla dolu diğerinden çok daha iyiydi haliyle. kızların çoğu birbirlerine baktılar, "bilizırd ne ya?" şeklinde. bu sunumdan da çıkıp, artık the grande finale'yi yapacağımız salona ilerledik. 1 kadın 1 erkek söyleşisi için.
okuldaki çoğu topluluk böyle etkinlikler sonrası biraz tanıtım, biraz da çerez amaçlı ünlü söyleşisi falan gibi şeylerle çeşitli atraksiyonlara girişiyolar. ay tıripıl i de 1 kadın 1 erkek'i seçmiş etkinliğin son gününde. iyi güzel de, böyle ilgi çeken konuk getirdin mi organizasyon falan yalan oluyo haliyle. misal, önce diyosun ki "bu seminerden sonra salon boşaltılcak, daha sonra tekrar sıraya girip 1 kadın 1 erkek söyleşisine girebilirsiniz arkadaşlar.", sonra binlerce insan kapıya yığılınca "bu seminer uzadı, kusura bakmayın, biraz daha bekliceksiniz. ehe ehe." diyosun. e biz de ayakta 2 saat beklediğimizle kalıyoruz. üstelik söyleşiyi de oturacak yer olmadan izliyoruz. demet evgar'dır, emre karayel'dir tamam ama, bizimki de bünye arkadaş. 3 saat aralıksız ayakta durunca bu bel kopuyor. yapacak bişi kalmıyor. sinirden, yorgunluktan demet evgar'ı bile görmez oluyor bu gözler. neyse, bi daha olmasın.
to sum up, (özetlemek gerekir ise) turkcell semineri izleyen bir geleceğin biyoloğu ve bir çift renkli göz, hafif kızıl saç için 3 saat ayakta dikilen biri olarak şunu söyleyebilirim ki, gelişemedim ben. yine de, demet iyiydi yani. seneye daha iyi bişi bekliyorum, ona göre aytıripıli. bu da böyle naçizane bi eleştiriydi, küsmece-darılmaca yok. hadi caner kaçar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder