27 Ocak 2012 Cuma

winter has come

yine kar yağdı. son bilmem kaç gündür bilmem kaç kez yağdığı gibi. arabalar yollarda kayıp kaza falan yaptı. çocuklar sokağa çıkıp heykel sanatına küçük de olsa birer katkı yaptılar. bazısı kara yatıp kollarını bacaklarını sallayarak kelebek sembolü oluşturdu kendince. sen gittin, kameranı, mikrofonunu alıp bunları gösterdin halka. televizyonunun başına geçmiş, ülkede neler oluyor acaba diyen halka bunları gösterdin. bilmiyordu çünkü halk. penceresinden bakınca göremiyordu değil mi?

senin görevin (mecburiyetin yani, keyfi bi şey yok ortada) bize günlük hayatımızda göremediklerimizi göstermek. evet, ankara kara teslim. farkındayız. protokol yolu'na çıkıp buzda kayan arabaları gösterdikten sonra "zincir takın zincir. en iyisi zincir." demenin bi manası var mı? belki var. ama sanki yok. yol tuzlayan belediye ekiplerini göstermene gerek var mı? bence yok.

senin görevin, ülkenin büyük çoğunluğunun merak ettiği bir duruşmayı aktarabilmek insanlara. hopa'da bir öğretmeni öldürdüler, öğrenciler bunu protesto etti, tutuklanıp içeri atıldılar, aylarca içeride kaldılar diyebilmek. sonra bu duruşmadan canlı yayın yapabilmek. "hopa tutukluları serbest!" diye başlık atabilmek. avrupa'nın diğer ucunda bir mecliste senin vatandaşını bile ilgilendirmeyen bir karar alınırken, meclis'in içinden canlı yayın yaparken "faşist bunlar!" diye bağırabilirken, kendi ülkendeki alenî faşistliğe karşı sessiz duramamak. farkında mısın bilmiyorum da, az önce içerde yatan gazeteci arkadaşların için "tutukluluğa devam" kararı çıktı. ve sayende biz bunu, senden değil, o duruşmayı bizzat izleyenlerden öğrendik. senin yine umrunda olmadı. "kara yine en çok çocuklar sevindi" dedin. haberin sonuna "bugünün en çok tıklananları" diye köşe koydun. sonra da evine gittin, için rahat, "bugün de görevimi yaptım." diyerek. böyle de inanılmaz, böyle de yararlısın.

boşver ya. hayat çok güzel. boşver. ayyy kar ne güzel yağıyooo di mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder