15 Şubat 2010 Pazartesi

coşkulu hezeyan..

prerequisite: "işbu yazı kişisel bir hezeyanın sonucudur. arkasında art niyet aranmamalıdır. mor ve ötesi adlı grubu sevmeyenlere önerim şudur ki: çok ayıp ediyosunuz, sevin. yazı genel olarak ciddi öğeler içermekle beraber, hayatında mor ve ötesi dinlememiş olanlara bir anlam ifade etmeyebilir."

dostlar, dün gece bir konsere gittim ki anlatamam. ama yok anlatıyım. bakalım anlatabilcek miyim? neyse bu kadar sululuk yeter. dün gece mor ve ötesi (ne kadar "bold" yazsam da istediğim vurguyu yapamam şu söz öbeğine) gelmiş idi, akustik akustik. ve ben son güne kadar "ulan adamları yine izleyemicem yaa!.." diye hayıflanırken, bir arkadaşım elinde fazla bilet olduğunu söyledi. saldırdım tabi anında. şu ülkede en sevdiğim gruptur kendisi zira. ve hiç konserine gidememiş olmanın verdiği bir gaz da vardı tabi.

"gelecekler, yüzlerinde cam gibi bir büyük öfke.."

neyse efenim, gittik konser mekanına, güzel insanlarla. mekana gitmeden önce "aabii sevgililer günü olduğu içün orası öyle kalabalık olcak ki, hiç tat alamayacaksınız." diyenleri pişman edercesine muhteşem bir yer bulduk. (sahnenin 2 metre kadar önü. hehe. böyle de pis hava atarım.) konser başlamadan önce çalınan şarkılar o kadar alakasızdı ki, gelecek olan grupla, dans etmekten kendimizi alamadık. bu arada bir arkadaşı gördüm. (adı feyza olur.) (buranın tagi de bu kadar oluyo feyza napim. kusura bakmazsın artık.) "gördün de noldu yani?" diyebilirsiniz, şu oldu: birbirimizi hiç duyamadık, yüksek sesli müzik yüzünden, saçma sapan cevaplar verdik birbirimize. adeta how i met your mother'dan bir sahne canlandırır gibi hissettik kendimizi. çok komikti ama ya. böyle anlatınca bi tuhaf oldu da, komikti yani. neyse.

"aç şu kalbini söyle, hayatın gerçek mi??"

türlü dansların, şakaların sonrasında bir de baktık geldiler sahneye: harun, kerem, kerem ve burak olmak üzere. harun denen adam, ki solist olur, televizyondakinden daha karizma bi adammış, onu öğrendik. ve az çok'la başladı o muhteşem 2 saat, o nası geçtiğini bilemediğimiz. ben tabi büyük hayranlık ve ilk defa mor ve ötesi görmenin verdiği görmemişlikle her şarkıdan sonra "BRRAAVOOOOOO!!" diye bağırmadan duramadım.

"gel sen de kopar bir parça, tozum bile kalmasın.."

şarkılar türküler derken, harun konuştu: "bu son şarkımız, hepinize teşekkür ediyoruz geldiğiniz için, muhteşemdiniz." aslında herkes biliyordu bunun son olmayacağını. dinledik büyük düşler'i. çıkıp gittiler, içimizi bir korku sardı "hayat'ı söylemeyecekler mi yani şimdi?" diye. söylemez olurlar mı, geri dönüp söylediler elbet.

"ve hayat, ki canına tak etmişti, "sus!" dedi artık.."

konseri darbe'yle bitirdiler. ve ben son ve en sağlam "BRAAVVOOOO!!"mu yolladım alkışların arasından. öyle muhteşemdi, öyle iyiydi ki anlatamadım işte sevgili okur. şebnem ferah alınmasın ama, benim gördüğüm en iyi konser buydu. en iyisi! bunu da yazayım istedim. tamamını okuduysan sağ ol, sevgili okur. okumadıysan bunu görmiceksin büyük ihtimal: naber? iyi misin?.. neyse hadi sululaştım yine. yeni kons.. öhöm.. yeni yazılarla karşınızda olmaya çalışıcam. lav yu.

"iyi ki varsın, iyi ki yokum.."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder